Politik sinemanın anlatım gücü eşsiz kardeşleri Jean-Pierre Dardenne ve Luc Dardenne, yeni filmleri Two Days, One Night (İki Gün, Bir Gece) ile tutarlı filmografilerine bir halka daha ekliyorlar. Tutarlı çünkü başrolde sosyal bir konu, işsizlik var. Yönetmenlerin gerçekçi güçlü anlatımları, anların akıl almaz bir etkileyiciliğe ulaştığı ve hayatla örtüşen detayların özenle seçilmesiyle Dardenne Kardeşlerin sinemasının kazandığı haklı ünün, Two Days, One Night’da de görülen yönleri. Aynı zamanda Altın Palmiye ödüllü 1999 tarihli Rosetta‘yla kardeş bir film karşımızdaki.
İlk kez yıldız bir oyuncuyla çalışıp başrolü Marion Cotillard’a emanet eden Dardenne Kardeşler, ondan sinemalarına yakışan bir performans alıyorlar. Genellikle yüzleri tanınmamış oyuncuları tercih eden Dardenneler için Cotillard gibi yıldız bir isim bir yenilik. Cotillard başrolde kendisine prestij kazandıracak performans sergiliyor ve Dardenne dünyasıyla hiçbir kan uyuşmazlığı yaşamamış.
Cotillard’ın canlandırdığı, güneş panelleri üreten bir fabrikada işçi olan Sandra, geçirdiği depresyon dönemini geride bırakıp, bir süre devam edemediği işine dönmek üzere. Ama iş yerinden bir arkadaşının telefonuyla depresyona yeniden gömülecek gibi oluyor. Arkadaşı, iş yerindekilere “Ya 1000 avroluk yıllık priminizden vazgeçerseniz ya da Sandra işten kovulur” gibi bir seçenek sunulduğunu ve oylamada primin seçildiğini anlatıyor. Sandra, oylamanın pazartesi tekrarlanmasını sağlıyor ve eşinin desteğiyle hafta sonu yani ‘iki gün ve bir gece’ boyunca tek tek çalışma arkadaşlarını ziyaret ediyor. Primden vazgeçmelerini çünkü kendisinin işe ihtiyacını olduğunu anlatıyor.
Kapitalist sistem içinde, işsizlik ile gitgide acımasızlaşan ve insanları da acımasızlığa iten çalışma koşulları bütün dünyanın sorunu. Dolayısıyla çok önemli bu sosyal konuyu Dardenneler, doğal ve sade bir şekilde aktarıyorlar. Elbette her detayın düşünüldüğü bir Dardenne senaryosu bu. Depresyonda olan insanların renkli giyme eğiliminden tutun da 1000 avroluk prim miktarının hayat değiştirmeyecek ama bir işçi için önem taşıyan bir miktar olmasına kadar Dardenneler, ince düşünmüş senaryolarıyla filmi izlerken yarattığı etkiyi kalıcı hale getiriyorlar. Sandra kapı kapı gezerken, kim Sandra’yı kim primi seçiyor konusunda ise sistemin içinde sertleşen insan doğası tüm çeşitliliğiyle karşımıza çıkıyor. Yönetmenlerin elbette filmin geçtiği Belçika’nın vatandaşlarının değil, göçmenlerin, azınlıkların insanlıklarına ve vicdanlarına daha çok güvendiklerini de söyleyebiliriz. Filmin dayanışmanın öne çıktığı finali içinse umut dolu diyelim ama filmin sürprizlerini açısından bu kadarını söylemekle yetinelim.
Cannes ve ödül meselesine gelince… Malum Rosetta ve L’enfant ile olmak üzere iki kez Cannes’dan Altın Palmiye kazanan sayılı yönetmenlerden olan Dardenneler, genellikle bu festivalden elleri boş dönmediler. Bu yıl ise Kış Uykusu Altın Palmiye’yi alırken, Dardenneler yarışmayı ödülsüz kapattı. Ama bu jüri seçimleri dışında bir anlama gelmiyor. Zira Two Days, One Night Dardenne Kardeşlerin neredeyse kusursuz filmografisinin akıldan kolay kolay çıkmayacak bir yeni üyesi. Sandy kalacak mı gidecek mi oylamasının sonucunu kendi işiniz söz konusu gibi bir gerilimle bekletmeleri ise ustalılıkları düşünüldüğünde hiç şaşırtıcı değil.
Sandra, Dardenne filmografisinde elbette Rosetta’nın ablası. Malum ‘Rosetta’nın 17 yaşında iş bulmak ve ‘normal’ bir hayata sahip olmak için kendisini paralayan saldırgan ama kırılgan ana karakteri, Sandra ile benzer sorunlardan muzdarip ve onun kadar güçlü ve gerçekçi bir karakter. Sandra’nın ümitsizliği, kırılganlığı, sarsılan inançları, yıkılması ama ayakta kalmaya çabalaması Rosetta’nın mücadelesini akla getiriyor. Sadece Rosetta’nın tepkileri ne kadar dışa vurumcu ise Sandra’nınkiler sessiz ama gururları, kendilerinin hiç sorumlusu olmadıkları bir sistemin içinde mahvolmaları benzer. Dardenne Kardeşlerin işsizliğin insan üzerindeki etkilerini iki kez incelemeye iten ise toplumsal sorunlara politik olarak verdikleri önemin yanı sıra çocukluklarının işsizliğin yüksek olduğu işçi bölgesi Seraing’de geçmesidir büyük ihtimalle. Rosetta, Belçika’da çalışmayla ilgili bazı kanunların değişmesine vesile olmuştu. Two Days, One Night kanun değiştirir mi bilinmez ama izleyicisini salondan ‘ seçimim primim değil, çalışma arkadaşım ve vicdanım’ diye uğurlayacağı kesin.
Nil Kural